Merhaba tetrislerde nadiren ortaya çıkan uzun çubuklar kadar değerli okuyucularım.
Fiziki olarak arkada olma zorunluluğu taşımasa da, çocuklarıyla her daim futbol maçı yapıp kavga ettiğimiz mahallelere ''arka mahalle'' diyoruz.
Arka mahalle çocuğu olmak, çocukluğu doya doya yaşamaktır aslında. Çünkü arka mahallede kavga vardır, attığın dayak kadar yediğin dayaklar da vardır... İp atlamak vardır, saklambaç ve yakan top vardır...
Yaz kış demeden sokakta terleyene kadar oynamak, susamak, koşa koşa çeşmeden su içip oyuna devam etmektir...
Diz kapaklarının yaradan kabuk bağlamasıdır.
Okuldan eve gelir gelmez çantayı eve fırlatıp sokağa koşmaktır...
Anneyi merakta bırakıp bas bas bağırtmaktır arka mahalle çocuğu olmak. Ve bu yüzden saçlarının çekilmesini göze alabilmektir...
Yan mahalledeki çocuklara karşı sırf aynı mahalledesin diye sevmediğin birini bile korumaya çalışmaktır...
Her allahın günü atmasyon oyunlar icat edebilmektir...
''Ali Ayşe'yi seviyoooooo'' diye dedikodu çıkartmaktır... Sonra gidip Ayşe'yi 3 gün sonra barışacağını bile bile bir güzel dövmektir...
Hayatında hiç okul servisine binmemektir... Okula mahalle arkadaşlarıyla gidip gelmektir.
Dünya kupası havasında mahalle maçları yapmaktır. Atılan golü platonik aşka armağan etmektir sessizce...
Sokak köpekleriyle arkadaş olmaktır.
Kar yağdığında heyecanlanıp, yokuş aşağı naylon bezle kayabilmektir.
Arkadaşlarla paraları birleştirip bakkaldan çikolata almaktır.
Çimlere uzanıp hayaller kurmaktır.
vs... vs... vs...
Arka mahalle çocuğu olmak 23 yaşına geldiğinde bile o günleri özlemektir... Bilgisayar başından kalkmayan minikleri gördükçe ''bunlar da çocuk mu lan?'' diyebilmektir...
En şanslı çocuk olmaktır aslında...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder