27 Ocak 2013 Pazar

BİR O YANA - BİR BU YANA (VOL:19)

14 günlük bir aranın ardından blogger'ın ''yeni yayın oluştur'' şeysine tıklamış olmanın verdiği heyecanı yaşayan bir adet AmaçsızÇocukTribi'nden ''merhabayın'' sevgili blog dostları.
  • ''Babanın diş fırçasının tipinin hep bir parça kayık olması'' şeklinde bir teze sahibim.  Ramazan bayramının ilk günü, yeni yıl akşamı ve misafir geleceği zaman olmak üzere 3 ana dilime ayrılmış bir doğa olayı olan babaların diş fırçalaması hadisesi, babanın diş fırçasının ailede en az kullanılan diş fırçası olmasına neden oluyor bence. Tipi en kayık diş fırçası olmasını ise yaradan yarabbimin bir başka büyük mucizesi sayıyorum...
  • Babaanne ve anneannelerin ''winter is coming'' diyerek her kış çılgın atarak kazak ördüğü günleri özledim.
  • Peki ya supangle yapan babaanne? Bir kere babaanne dediğin kişi sütlaç yapar. Veya becerisine göre baklava falan açar. Supangle yapan babaanne ney lan?!
  • Çok sürükleyici bir muhabbet esnasında söylemek istediklerimi söyledikten sonra derin bir boşluğa düşüyorum. Daha biraz önce mimikleriyle, söyledikleriyle adeta çılgın atan kız ben değilmişim gibi süzülüverip mala bağlıyorum.
  • Eski çağlarda her şeyin net olmuş olması beni gerçekten kıskandırıyor. Şöyle ki, erkeksen dışarı çıkıp avlanıyorsun ve şansın yaver giderse de ölmüyorsun. İşte bu kadar basit. Peki ya şimdi?
  • Yukarıdaki maddenin sonunda soru sorarak siz değerli okuyucularımı düşünmeye sevk ettim. İşte böylesine eğitici bir blog burası. Güldürürken düşünm... asdafsda =) Yok öyle bir şey valla bak. :)
  • Wesley Sneijder hakkında yorum yaparak kafa açmak istemiyorum.
  • Çağın en önemli rahatsızlıklarından birisi de ''ironiyi anlayamamak'' bence.
  • ''Yazlıkta yaşayan yaşlı'' diye bir şey var. Bu kişiler  bej rengi keten şort ve beyaz ayakkabı giyen çok zayıf yaşlılardır. Hareketlidirler. Dikkat edilesidir.
  • Yazı bitti. Yarın pazartesi ve benim acilen sendroma girmem lazım.

13 Ocak 2013 Pazar

BENDEN BİR ŞEYLER (VOL:11)

Selamınaleyküm müslüman din kardeşlerim. Nasılsınız inşallah?
Şaşırdın ama değil mi? Napıyım ama bu giriş cümleleri konusunda ciddi sıkıntılar yaşamaya başladım.
...Ayrıca atom altı parçacıklarının yeryüzünde aynı anda...
Bi' saniye ya. Konumuz bu değildi dimi? Zaten bu kadar bilimsel bir blog yazıyor olsam şuan üstümde pijamalarım olmazdı. Ne bileyim böyle beyaz önlük, kalın çerçeveli gözlükler falan takardım. Sizden de aynı ciddiyeti beklerdim yani.
  • Bu arada işe girdim ben. Baya baya üniversite mezunu işsizler kategorisinden çıktım yani. Masam bile var lan. Hatta masamda bilgisayarım, çalışmayan bir telefonum, defterlerim, kalemlerim ve arkamda saymalara kıyamadığım onlarca dosyam var. Bir tek önümde altın kaplama plakam yok. Allahtan çok mütevazi bir kızım.
  • İtiraf ediyorum ki sırf öğrenci akbilim devam etsin diye okuldan çıkışımı almadım. 5 TL'ye vizeleme işlemimi de yaptım. Artık rahatım.
  • O değil de, kendimi şuan ciddi ciddi LEYLA İLE MECNUN dizisinin ERDAL BAKKAL'ı gibi hissettim. O derece cimri bir duruş sergiledim çünkü.
  • Eskiden kendimi çok yalnız hissederdim. Böyle hem fiziksel, hem de ruhsal bir yalnızlık. Ama artık öyle değil. (kalp kalp kalp)
  • Ben bunları yazmaya çalışırken kardeşim içerde din dersi için dua ezberliyor. O kadar çok sesli tekrar etti ki, ben bile ezberledim. Neyse ama iyi oldu ya. Yarın öbür gün cennetin kapısında sözlü yaparlar falan... Açıkta kalmamam lazım.
  • O değil de şimdi bu yazı pek komik olmadı ya hani, kendimi gerçekten kötü hissettim. Bilgisayarda %99 da takılıp yüklenemeyen programlar gibiyim adeta.

6 Ocak 2013 Pazar

TOPLU TAŞIMA ARACI TEDİRGİNLİĞİ (TTAT)

Merhaba mp3'ünde playlisti karışınca hüzünlenen okuyucularım.
Dün otobüste giderken hayatımın toplu taşıma araçlarında heba olduğunu ve bu süre zarfında da literatürüme ''Toplu Taşıma Aracı Tedirginliği'' kavramını sokmuş olduğumu dehşetle farkettim sevgili indirimli aylık öğrenci akbillerim...

''Toplu Taşıma Aracı Tedirginliği'' , benim gibi hayatını İETT araçlarında geçiren bahtsız insanlarda görülen ciddi bir rahatsızlıktır. Hastalık o kadar sinsidir ki, ne ara başladığını ve sisteminize yayıldığını asla anlayamazsınız. Siz gerçekle yüzleştiğinizde ise artık herşey için çok geçtir.
İşte çağımızın korkulu rüyası ''Toplu Taşıma Aracı Tedirginliği'' (TTAT) ...
  • TTAT hastalarının avuç içleri otobüs demirlerine asılmaktan dolayı daima biraz soğuktur.
  • TTAT hastaları otobüslerde koridor tarafında oturduklarıda daima gerilirler. Çünkü cam kenarında oturan yolcunun ne zaman ineceği tam bir muammadır. Acaba cam kenarı yolcusu hangi durakta inecektir? İnerken geçmek için izin mi isteyecek, yoksa kabaca üstünüzden mi atlayacak? İşte bu soru işaretleri hastayı tedirgin ederek daima şüphe içinde yolculuk yapmasına neden olur.
  • TTAT hastaları yolculuk sırasında kulaklıkla müzik dinlerken belirli aralıklarla kulaklıklarını çıkarıp dışarıyı dinlerler. Bunun sebebi ise ''acaba müzik sesi dışarıya yankı yapıyor mu? İnsanlar rahatsız mı oluyor?'' tedirginliğidir.
  • TTAT hastaları akbillerinin bitmesinden feci şekilde korkarlar. Bu yüzden her akbil basışlarında kalan bakiyelerini kontrol etme ihtiyacı duyarlar. Büyük bir kaza eseri akbilleri biterse zar zor duyulan bir sesle başka yolculardan akbil isterler. Bu hastalığa yakalanan kişiler öyle bahtsız olurlar ki, akbil istedikleri kişiler hep ''benimki aylık valla kusura bakmayın'' cılardan çıkarlar. Bu cevabı duyan TTAT hastası titreyerek otobüsten iner ve koşarak akbil dolum noktasına gider. Akbili doldurulunca sakinleşirler ve normalleşmeye başlarlar.
  • TTAT hastaları otobüsün iniş ve biniş kapılarına dikkat ederler. Asla ön kapıdan inmezler ve inenlere karşı büyük bir nefret beslerler. Zaman zaman bunu yapmaya çalışan kişilere omuz attıkları gözlemlenmiştir.
  • TTAT hastalarının en büyük eğlenceleri hareket halindeki otobüse yetişmek için koşan yayalardır. Ayrıca otobüs içinde çıkan tartışma ve kavgaların da müdavimleri hep TTAT hastaları arasından çıkar.
  • TTAT hastaları ayakta yolculuk yapmaya karşı bağışıklık kazanmışlardır. Asla sarsılmazlar ve dengelerini yitirmezler.
  • TTAT hastaları otobüste boşalan yerleri tespit etme konusunda uzmanlaşmıştır. Boşalan yere arkaları dönük dahi olsa hemen hissederler ve varlarını yoklarını o yere oturmak için vermeye razı olurlar.

Eğer yukarıdaki maddelerden bir veya bir kaçına sahipseniz sizde bir Toplu Taşıma Aracı Tedirginliği (TTAT) hastası olabilirsiniz sevgili blog dostları. Hayatını bu hastalıkla mücadeleye adamış biri olarak TTAT'nin tedavisini bulduğum an burada paylaşacağıma dair AKBİL KARDEŞLİĞİ sözü veriyorum. Görüşmek üzere...

5 Ocak 2013 Cumartesi

BİR O YANA - BİR BU YANA (VOL:18)

530551_415143395231903_419083261_n_large

  • ''Mango'da erkek olmak'' diye kısa metrajlı bir dram filmi çekmeyi düşünüyorum. Düşünsenize bir sürü dişisel yaratık bir o yana bir bu yana bilinçsizce, fakat esrarengiz bir şekilde düzenlice koştururken siz bir kenarda olanı biteni dehşetle izliyorsunuz. Tek kelimeyle yalnızsınız... Söyleyin bana sevgili okuyucularım, ben böyle bir film çeksem tüm dallarda oscar kazanmaz mıyım? Angelina Jolie'ye sahnede nanik yapmaz mıyım? Yapamaz mıyım?
  • ''Her şakada bir gerçeklik payı mutlaka vardır'' cümlesini kim çıkardıysa kendisiyle tanışmak istiyorum. Sayesinde ağız dolusu espri yapamaz olduk. Bu yüzden kendisini karanlık bir odaya kapatıp keyfim geldikçe ıslak odunla dövmek istiyorum.
  • İlkokulda ne zaman Türkiye Fiziki Haritasını getirme görevi bana düşse feci şekilde gerilirdim sevgili bal dudaklılarım. Harita odasına girene kadar içimden ''fiziki fiziki fiziki'' diye tekrar ederdim. Daha sonra da fiziki haritayı bulma gerginliği ve haritayı sınıfa taşırken de ''aman başına bir şey gelmesin'' telaşına girerdim. İşte ben bu buhranlar yüzünden bu hale geldim. :(
  • Telefondan fotoğraf çekmeye çalışırken telefonun video modunda olduğunu anlamak kadar insanı hüzünlendiren çok az şey var bence.
  • Fillerin seks hayatı nasıldır diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Çünkü bu koskocaman hayvanlar 13 saniyede çiftleşiyormuş. Bu duruma sevinenler lütfen sevinçlerini belli etmesinler. Rica ediyorum!
  • Bizler Petek Dinçöz'ün ''Foolish Casanova'' şarkısına tanık olmuş, bahtsız bir jenerasyonuz.
  • Simit yedikten sonra dişin arasına sıkışan susamın hiç beklenmedik bir zamanda yeniden ortaya çıkması ve yenmesi kadar güzel bir şey var mı?
  • Hala ''veyahut'' kelimesini kullanan var mı? Eğer varsa şimdi hepimiz ayağa kalkıyoruz ve bu güzide insanlar için saygı duruşuna geçiyoruz.
  • Özlem Tekin'in ''dağları deldim tek başıma'' diye bir şarkısı var ya hani. Heh işte onu aslında Ferhat yazmış. Ferhat ile Şirin yani. Anladın mı espriyi? Olmadıysa bozma beni nolur. Darılıyorum sonra.
  • ''yevmiye'' ye ''yövmiye'' diyen insanları samimi buluyorum.
  • Tüm muhabbet sırasında konuşmayıp birden bire ''ee sonra nolmuş?'' diye soru sormaya başlayan adamdan çekinirim. Sinsidir o.
  • Sen belki farkında değilsin ama yazı bitti. İşte böylesine süprizlerle dolu bir blog burası sevgili okur. Öpüyorum elma yanaklarından...