19 Mayıs 2012 Cumartesi

ÇİZGİ FİLM TESPİTLERİM

Merhaba eli işte gözü oynaşta okuyucularım.

Hayatın fantastik yönünü en güzel şekilde ortaya koyan 'şey' sanırım çizgi filmlerdir.

Yemek kokularının görülebildiği,
Kafadaki şişliklerin boynuz gibi uzadığı,
Kafalarına bir şeyle vurulursa serçelerin uçuştuğu,
Koşarken uçurumun eşiğinde düşmeden koşmaya devam edebildiğiniz, 3 saniye havada yürüdüğünüz ve en sonunda yerçekimi aklınıza gelince düşmeye başladığınız,
Bir darbeyle yassılaşıp hemen eski hale geçebildiğiniz,
Vücudunuzu deldirmişseniz ve bunun üzerine su içmişseniz her yerinizden su fışkırdığı,
Her zaman küçük hayvanların galip geldiği,
İnsan veya hayvan farketmez dört parmaklı kahramanların olduğu,
Muz kabuğunun her zaman kötülerin ayağının altına girdiği filmlerdir...



Fakat sorarım size sevgili okuyucu, koskoca büyücü Gargamel'in Şirinlere yenilmesi içinizi hiç mi acıtmadı?

Sen koskoca büyücüsün ama git içinde ’süslü’-‘meraklı’-‘gözlüklü’ gibi karakterlerin olduğu gereksiz bir topluluğa yenil! Adamların elinde ‘keskin nişancı şirin’ veya ‘mayın döşeyici şirin’ diye bir karakter de yok ki be Gargamel :(  Ah Gargamel… Yapma Gargamel :( Etme be Gargi… Oy dağlar...



Peki ya Murphy yasalarının yegane hedefi olan çakal Coyote’nin (önce elinde bomba patlar, sora üstünden kamyon geçer, uçurumdan düşer, üstüne bir de kaya düşer vs) her seferinde Road Runnera yenilmesi?..

ZALIMSIN BE DÜNYA...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder