7 Ağustos 2012 Salı

BİR TRAVMA SEBEBİ OLARAK DÜĞÜNLER...

Merhaba kendisi küçük, etkisi büyük okuyucularım.
Geçtiğimiz günlerde yeminimi bozarak bir düğüne gitme gafletinde bulundum. Hangi travma, hangi başıboş düşünce beni bu karara yönlendirdi bilemiyorum ama gerçekten ruh sağlığım açısından ciddi manada yıkıcı anlar yaşadım diyebilirim.

Her şey, çok şık giyindiğini sanan, saçları röfleli ve suratları beş kat boyalı bir takım dişisel varlıkların bana ''hadi bakıyım oynasana kıııııız! oturmaya mı geldin?'' demesiyle başladı... Ben daha bu manasız yakarışa cevap bulamadan kendimi dans pisti denilen yerde buluverdim. Kaçma çabalarım ojeli ve kınalı eller tarafından bertaraf ediliyor, beni adeta gizli bir ayinin tek kurbanı durumuna düşürüyorlardı.
Daha bir kaç gün önce oturduğu yerden kalkamayan teyzeler, almışlar ellerine renkli mendiller adeta the sultans of the dance misali döktürüyorlar. Kravatını başına bağlayan amcalar mı dersiniz, ceketini beline bağlayıp göbek atanını mı dersiniz, artık ne ararsan vardı ve ben bu çılgın kalabalığın içinde bitap bir halde ellerimi çırpmak durumunda bırakılmıştım... :(
Kırılan ümitlerim, gelin ve damadın düğün salonu denilen yere teşrif etmeleriyle yeniden yeşerdi...
Dikkatlerin dağılmasından faydalanarak adeta bir Şener Şen koşuşu eşliğinde ailemin oturduğu masaya sığındım.
Gelin ve damat ilk danslarını yaparlerken gene para saçma işlemine maruz kaldılar. Paraları saçan kadın bu işi o kadar büyük bir ciddiyetle yaptı ki, eminim Einstein atomu parçalarken bu kadar dikkatli olmamaıştır. Tabi bu sırada çocuklar yerdeki paraları toparlıyorlardı. Tam da o an, ''acaba çocukları dövüp paraları alabilir miyim?'' düşüncesi saniyeler içinde aklımdan geçti. Sonra kendimden utandım lan.
Daha sonra düğün pastası gelin ve damadın ellerindeki kılıcımsı aletle kesildi. Sırf o kılıcı elime alabilmek için bile olsa ileride evlenebilirim diye düşünüyorum dudu yüzlülerim.
Saatler süren takı merasimi sırasında gene bir takım samimiyetsizlikler yaşandı. Yok efendim damada emzik vermeler, yok efendim geline oklava hediye etmeler...
Zaten düğünler oldum olası bana çok yapmacık gelmiştir. Tiyatro gibi gelir her şey o an bana. Belli bir ritüel çerçevesinde dans edilir, eğlenilir, dedikodu yapılır, takı takılır, bekarlar için yeni kısmetler aranır vs vs vs...
Gecenin sonunda bünyemde meydana gelen hezeyanlar, kulaklarımdaki cızırtı ve elbette yeme gafletinde bulunduğum iğrenç düğün pastası tadı ile eve dönerken, gelin ve damatın şuan ne yaptığını da düşünmedim değil...



1 yorum:

  1. yıllardır yemedim düğün pastası yaaaa :(( gece gece cnm çekti amq

    YanıtlaSil