9 Temmuz 2012 Pazartesi

EMRE AYDIN İLE SOHBET

Merhaba vişne - votka güzelliğindeki okuyucularım.

Lafı fazla uzatmayıp sizi Emre Aydın ile yaptığım muhabbet şeyi ile baş başa bırakıyorum.

E.A : Nasılsın nasıl gitti?
Ben : İyilik be Emrecim. Bildiğin gibi valla. Senden naber?
E.A : İyiyim ben. Hep aynı şeyler işte. Uyku hapları, yalan dolan gülümsemeler...
Ben : Vallahi yazık ediyorsun kendine canım. Ne yapsam sana bilmiyorum ki? Söyle hadi, ne istiyorsun? Söyle bak...
E.A : Ölsem, ölsem, ölsem... Hemen şimdi! Kaçsam, gitsem, kaçsam... Tam da şimdi!
Ben : Hacı naptın sen yaaa?! Hep böyle bir karamsarlıklar... Olmuyor bak. Bi düzelemedin gitti canım!
E.A : İyiyim ben. Hem sen tanırsın beni. Ne yapsam, ne söylesem o geç kalmışlık hissi…
Ben : Lan?! Kanka boşver bu mevzuları ya anlatsana neler yapıyosun şu aralar?
E.A : İnan pek yeni bir şey yok. Biraz yaşlandım tabi. Seyrekleşti biraz saçlarım.
Ben : Olur öyle şeyler bebişim ya bak diyorum sana takma diye ama se… (burada sözümü kesiyor haspam)
E.A : Bir bitmeyen gece bıraktın ve üç nokta düşürdün… Belli etmedim ben pek, tenhalaştım…
Ben : Emre... Her şey benim için miydi yani? Ama inan ben seni arkadaş olarak görüyorum. Onca zaman geçti, baktım aramıyorsun ben arıyayım demiştim sadece...
E.A : Tam dört yıl olmuş dün... Az önce farkettim. Bir şeyler bıraktım o evde... Cihangir'de.
Ben : Evet maşallah kol kadar doğal gaz faturası bırakmışsın! Söyletme şimdi beni!
E.A : Soğuk, soğuk olanlar... Vurdum dibe kadar, halimden yalnız uyuyanlar anlar...
Ben : İyisin hoşsun da bir garipsin he... Önce ilan-ı aşk, şimdi de doğal gaz faturasına kılıf uydurmacalar. Bir daha konuşmayalım en iyisi!
E.A : Son defa görsem seni. Kaybolsam yüzünde. Son defa yenilsem sana. Hiç anlamasan da son defa benim olsan uyansam yanında…
Ben : Senin için dostum demiştim be... Demek tüm o dostluğun koca bir yalandı?
E.A : Değmezmiş hiç uğraşmaya... Bu kez mecalim yok hiç dayanmaya... Dayanmaya...
Ben : Reddedildin diye arkadaşlığımızıda mı siliyorsun Emre?
.....................
.....................
Ben : Alo?! Konuşsana be adam!
E.A : Beni sevmediğin zamanlarda alıştım susmaya!
Ben : Emre tamam! Ver adresini geliyorum! Korkutuyorsun beni...
E.A : Yapma , dokunma! Kim dokunduysa sana ... Ona git! Nerde unuttuysan beni ... Orda kal!Ezdirmem kendimi sana...
Ben : Bak sen gene yanlış anlıyorsun. Ben sadece bunca yılın hatrına yardım etmek istemiştim.
E.A : Her geçen saniye bana daha yabancı. Ve böyle olmasın bildiğim gibi kalsın. Her geçen saniye daha da zorlaşmasın. Gülümse şimdi gülümse şimdi gülümse şimdi ve gülümse şimdi...
Ben : Ay baydın! Deli misin divane misin ya?! Kapıyorum telefonu!!!
E.A : Hoşçakal! Olacaklar sensiz olsun... Daha durmam boşluklarında ben! Unutuyorum!..






2 yorum:

  1. Peki ben hafif hafif gülümsesemde aslında niye duygusallaştım.:)))

    Şu an da sabah ezanları okuduğundan olsa gerek.:)))

    YanıtlaSil
  2. Sanırım sabah ezanı ve Emre Aydın'ın yıldırıcı etkisinden olsa gerek bu duygusallık Melodram =)
    Yorumun için teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil