30 Temmuz 2012 Pazartesi

TENHA ADAM VE YARATICILIK SINIRLARI

 
 
Aradan üç sene gibi bir zaman geçti farkındayım ama artık dayanamayacağım sevgili dudu yüzlülerim. Bugüne kadar ısrarla sustum. İstedim ki herkes diyeceğini desin, istediği kadar konuşsun ve sussun. Fakat bakıyorum ki hala ergen kızlarımız bu travmayı atlatamamış. Hala bir takım dişisel varlıklar ''Tenha Adam'' deyü deyü ağlaşmaktalar... Evet, artık tüm kin ve nefretimi kusmanın vakti geldi yoldaşlarım!

Bir kere ıssız = tenha demektir. Tenha dediğimiz şey de yalnız, tek ve içinde kalabalık olmayan bir hali anlatır bize. O halde bu ''tenha'' adamın uçana kaçana gömen cinsten değil, evden işe - işten eve gidip gelen biri olması gerekmez miydi? He ama gene film izlensin telaşesiyle bu ''tenha'' adamın hayatını monotonluktan çıkaran süpriz aşkının anlatılmasına da tav olurdum. Fakat öyle olmadı dostlar...

Bu sözde ''tenha'' olan adam daha ilk sahnede evli bir çifte üçüncü olarak katıldı ve benim gözümde ''kalabalık adam'' moduna geçiş yaptı. Sinema salonundakiler elbette uyarma gereği duymuştum zamanında. Çoğunluğu ergenliğinin baharında olan hanım kızlarımıza dönerek, ''kalkın hacılar! kalkın dostlar! yanlış filme gelmişsiniz!'' diye yaptığım haykırış, kısa sürede susturuldu ve nazik kalbim hunharca kırılıverdi...

Fakat sözde ıssız adamımız bir türlü rahat durmuyor ki... Birlikte olduğu fahişeyle hunharca çiftleşirken ben adeta bir Hz. Meryem edasıyla sinema perdesinin önüne kendimi siper ederek genç beyinlerin kirlenmesini önlemeyi hayal ediyorum... Tam da bunları uygulayacakken ''tenha'' adamımızın hayatına ''ada'' giriveriyor. Aha da şimdi aşk meşk mevzuları başlıyor diye sevinecekken bu ada'da aşüfte çıkıyor ve filmin büyük bir kısmında kendisini giyinik göremiyoruz.

Aradan az biraz zaman geçiyor. Bizim ıssız herif ada'dan sıkılıyor ve kızı terkediveriyor. Ada'da böyle ayak üstü aşka dair aforizmalar sıçıyor falan. Neyse işte bunlar seneler sonra gene karşılaşıyorlar. Ada iç sesiyle soruyor: ''hala tıkır tıkır işliyorsun dimi lan karıları? Allahsız herif!'' Bizim ıssız'da hemen cevabı yapıştırıyor tabii: ''napim kız? huyum kurusun!'' Sonra birbirlerine aduket çakıp hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar. Böylece film bitiyor.

Fakat o da ne? Sinemada bulunan tüm dişisel yaratıklar ağlıyor! Ulan bende kızım! Bende niye sümük, salya yok? Asıl bu milletin benim halime ağlaması gerekirken... Tövbee!


1 yorum: