Merhaba hepsi birer tadelle tatlılığında olan okuyucularım.
''Tenha Adam ve Yaratıcılık Sınırları'' ile başladığım ''popüler kültür çöplüğü film kuşağı''na ''İncir Reçeli'' adı verilen travmatik film ile devam ediyorum...
Filmin yayınlanmasının ardından 2 sene gibi bir zaman geçti sanırım. Bu 2 sene içinde ergenlerin yeterince İSYEEEAAAN ettiklerini düşünerek bu yazıyı yazmaya cesaret edebiliyorum.
Başrol oyuncuları Halil Sezai Paracıkoğlu (Metin) ve Melike Güner (Duygu)...
- Metin tv'lere skeç yazan 3. sınıf beceriksizliğinde bir yazardır. Tek başına yaşayan, depresif ve fazlasıyla gereksiz biridir.
- Duygu ise üniversiteyi yeni kazanan her gencin hayalini süsleyen ''rahat kız'' profilinde biridir. Bardan kaldırılma olasılığı yüksek olan, kısa saçları kızıla boyalı fakat parası yetmediğinden olsa gerek kaşları kapkara dolaşan, bol dekolteli, bereli ve köpekler gibi aşık olmaya her daim hazır bir kızdır...
- Beceriksiz skeç yazarı Metin'in efkarlanıp gittiği barda artık sarhoşluktan nevri dönmüş Duygu ile tanışmasıyla başlayan hikayemiz, Metin'in Duyguyu eve atmasıyla derin manalarla dolu bir noktaya taşıdı hepimizi değil mi? Ben tam ''aha bak kızın gazozuna ilaç neyin atmasına da gerek kalmadı! şimdi evire çevire... öhöm neyse!'' diyecektim ki bizim sarhoş Duygu ''sevişmek yok, sevişmek yok.'' deyü deyü sayıklamaya başladı... Tabii Metin çok iyi bir insan olduğu için kıza elleşmedi...
- "hiç yadırgamadım yüzünü, inan çok tanıdık. gönlüme hoşgeldin sevdiğim, kusura bakma ortalık biraz dağınık" , ''incir reçeli güzeldir'' , ''günaydın sol yanım'' ve ''babalar her zaman haklı değildir'' gibi ergence cümleleri post-it lere yapıştırıp evin değişik yerlerine asan Duygu şıppadanak Metin'i kendine aşık etti tabii...
- Lan yemin ediyorum ben bu işlerden anlamıyorum! Demek her önümüze gelene post-it yazsak herifler aşık olacak... Zalımsın dünya!
- Esas kızın durmadan ortalardan kaybolmasına içerleyen esas oğlanımız kızı takibe alır ve yaşlı bir adamın evine gittiğini görür... Sonra bunlar tabii kavga ederler. Yok efendim senin olun zevklerin varmış diyerekten kıza sataşır falan. Kız da tabii hemen lafı yapıştırır, ''Asıl ucuz olan, beş kuruş vermeden yapıştırdığınız yargılarınız!'' Gidere bak? Breh breh breh... Meğer o adamda babasıymış iyi mi?
- Tabii bu olanlardan sonra bizim Duygu'nın AIDS olduğu ortaya çıkar ve film adeta Ferdi Tayfur filmleri kadar acı bir hal alır...
- Ölümünü çoktan kabullenmiş olan kızımız gene ortadan kaybolur ve 3. sınıf skeç yazarı Metin'in kaşık kaşık İncir Reçeli yemesine neden olacak kadar ağır bir depresyona girmesine neden olur.
- İSYEEEAAAANNN ede ede şarkı söylenen bir de sahne vardı ki, sanırım her gencin Facebook profilinde paylaşılmıştır...
- Bu depresyon içinde evine kapanan Metin, melankolinin dibine vurarak bir film senaryosu yazar ve iş tutar. Parayı bulur. Karıya kıza giderek Duyguyu unutur! afsfahsgaja =)) Şaka lan şaka =) Adam kızı unutmadı...
- Konu belki daha farklı işlenseydi, ergen tribinden uzak kalınabilseydi kesinlikle daha iyi olabilirdi. Ancak bana gerçek olamayacak kadar saçma geldi bu film. Sanki filmi yapmadan önce 1000 tane üniversiteli gence sorduk, 1000 popüler cevap aldık tarzından yola çıkmışlarda film senaryosu öyle yazılmış gibi geldi...
- Bu arada biri yönetmene prezervatif gerçeğini açıklasaydı iyi olabilirdi değil mi?
- Bir ''Popüler Kültür Çöplüğü Film Kuşağı'' nın daha sonuna geldik.
- Bu arada İncir Reçeli sizdiniz sevgili okuyucularım... (kalp kalp kalp)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder