Merhaba sonbaharın gelişini neşeyle karşılayanlar.
Merhaba yorganın sıcaklığını özlemiş olanlar.
Merhaba Plüton'u hiç unutmayanlar.
- Geçtiğimiz günlerde kuzenim evlendi. Fakat düğün hafta içi olduğu için mecburen koştura koştura yetişmek durumunda kaldım. Düğünün olduğu alana girdiğim anda birden herkes sessizleşti. Ortam adeta yavaşladı... Galiba senelerdir beklediğim o özel an gelip çatmıştı. Sonunda filmlerdeki gibi bir girişe imza atacaktım. Yüzüme yerleşen muzaffer edayla merdivenlerin başında durup kalabalığa doğru baktım... Tam o anda şimşekler çaktı ve yağmur başladı. O an adeta bir Dart Vader gibiydim. Bir anda annemin gür sesi duyuldu: ''Aaaa!!! Kızım ne bakıyorsun?! Gelsene! Aman bu da bir garip canım!''
- Düğün kuzenime ait olunca, mecburen dans etmek zorunda kaldım. Hadi bir noktaya kadar parmak şıklatıyorsun, efendime söyleyeyim bir iki kıvrak figür sergiliyorsun ama kameramanın ısrarla beni çekip dev plazma ekranına yansıtmasına ne demeli? Adam çekmesin diye arkamı dönüyorum, hemen böyle yüzümde en hanım hanımcık gülümsemeyle el çırpıyorum falan ama adam vazgeçmiyor! Adam azimli!
- ''Dilaaaağğğraaaa karlar yağdı dağlara Dilaraağğğğ'' diye bir şarkı var. Düğün boyunca Ankara'nın Bağları bir, bu şarkı iki oldu zaten! İnsanlar üzerinde garip bir etkisi var bu şarkıların.
- Hangi ara bilmiyorum ama bir anda kendimi halay başı olarak buldum düğünde. Bir anda elime tutuşturulan pullu mendil, fonda ''Oy oy Sibelum'' şarkısı ve yönetmem gereken onlarca insanla kalakaldım... Görevinin bilincinde olan bir ''horon başı'' olarak, titreşimli bir şekilde horon kortejini başarıyla yönettim.
- Okunması gereken milyonlarca kitap var, ama hayat çok kısa... Onu nasıl yapalım? Durmadan kitap alıyorum, her yerde kitap okuyorum ama bir şekilde yetişemiyorum işte. Tüm kitapları okumadan ölmek istemiyorum.
- Yazı bitti.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil