Merhaba canlar,
Merhaba gözümden bile sakındığım okuyucularım.
Nasılsınız?
(yazıya bir türlü giremeyen yazarımsı...bknz:ben!)
Öyle çok büyütülecek bir dönem değildi çocukluk aslında. Fakat insan nedense ''büyüyorum ben galiba'' telaşesine düştüğünde, gözüne fazlaca manidar gelen bir dönem haline getiriyor bu durumu...
Tek haneli yaşların yaşandığı bir dönemdir bana göre çocukluk...
Çünkü ben, çift haneli ilk sayı olan 10 yaşıma girdiğimde kendimi büyümüş sanmıştım. Fakat yanıldığımı şimdi daha iyi görüyorum. Bağcıklı ayakkabı giymeye hak kazanmak büyümek demek değilmiş...
Pisi pisi otlarını avuç içinde yürüttüğüm,
Bir ıhlamur ağacı altına serilmiş örtüde, ellerim başımın altında bulutlara bakarken ''ne kadar da gerçekler!'' diye hiç yoktan seviniverdiğim,
Arkadaşla paylaşılan bir çikolatanın damağımda bıraktığı tad kadar güzel, ''keşke hemen yarın olsa'' diyebilecek kadar pervasız bir dönemin adı işte ''çocukluk''...
Aslında farkında olmayarak hep ''küçülmek'' için büyüdük... Herkesin akıllı olduğu bir döneme tekabül eden doğumumuz, biz yaşlanmaya başladıkça bizi gene başlangıç noktamıza, yani ''küçüklüğümüze'' getirecek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder