+ Gizem! GİZEM! Nereye kayboldun gene? Kız kime diyorum ben?
- Günaydın valideciğim. Size derin hürmetlerimi arz ediyorum efendim. Lütfen kabul buyurunuz ve yokluğumun yaşattığı can sıkıntısını affediniz.
+ Kaç dakikadır bağırıyorum, neredesin sen?
- Efendim bu namütenahi günü tefekküre ayırmak niyetiyle odama kapanmış bulunuyordum. Kuş cıvıltılarının o baş döndürücü sesleri bir yana, ormanın enfes rayihası başımı döndürmüş olmalı ki...
+ Kız sus! Ne olur sus! Bak sana ne göstereceğim...
Annemin bu kabalığı ve dahi umursamazlığı karşısında titreyen kirpiklerimle çerçevelenmiş çapaklı gözlerimi bahsi geçen tarafa yönlendirdiğimde büyük bir şok yaşadım sevgili bülbül yuvalarım... Çünkü kapımızın hemen önünde 4 (yazı ile dört) adet yavrusu ile birlikte can düşmanım bulunmaktaydı!!!
Bana kaderin bir oyunu muydu bu? Zaman o mendebur kediyi yaşlandırmış olabilirdi, ancak beni görür görmez dikilen tüyleri ile birlikte nefretinin halen canlı olduğunu hemen kavradım... Evet, tüm varlığı ile benden nefret eden bu kediden ben de tiksiniyordum. Yavrularından da elbette! Bir kere kimdi bu veledi zinalar? Hangi günah gecesinin eseri, hangi kirli duyguların yansımasıydı?
Kafamda bu sorular dönedursun, annem bu pirelilere kucak açıyor, bana göstermediği şefkati bu veledi zinalara ve onların hafif meşrep annelerine gösteriyordu. Beyin boşluğumda toparlanan kaynama noktasındaki kanın verdiği yetkiye dayanarak tüm kin ve nefretimle haykırdım:
- Hayır efendim hayır! Rica ediyorum hanenize geri dönünüz! Aramda husumet olduğunu bildiğiniz bu yaratığı ve onun veledi zinalarını terk eyleyiniz! Şahsımı besleyip büyüten o öpülesi ellerinizi bu günahkar canlıdan derhal çekiniz! Yalvarıyorum!
+ Kızım içine Zeki Müren kaçmış gibi konuşmayı bırakırsan eğer ben de sana daha düzgün cevaplar veririm. Sabrımı zorluyorsun evladım. Yapma kızım. Yapma yavrum. Git bir elini yüzünü yıka. Çağır bakayım babanı...
- Babam mı? Efendim lütfen başarısız çocuk yapma girişiminizin müsebbibi olarak gördüğünüz pederimi bu işe karıştırmayınız!
Ne yaparsam yapayım annemin fikrini değiştiremeyeceğimi biliyordum. Ben de taktik değiştirerek Gollum kadar sinsi olmayı seçtim ve tüm varlığımla düşmanımın mahvına neden olacak ipuçlarını ele geçirmeye yemin billah ettim! Lazım geldiğinde müfettiş Gadget kadar dikkatli, bir panter kadar çevik ve bir bal porsuğu kadar da acımasız olacaktım!.. Sadece o güne kadar sabretmeliydim...
Ettim de zaten...