21 Eylül 2013 Cumartesi

BİR O YANA - BİR BU YANA (VOL:30)

KARO
  • Kral Arthur'un bazen yanlış yaptığını düşünmeden edemiyorum...
Kral Arthur: Bize yuvarlak diyenleri yaşatacak mıyız?
Yuvarlak Masa Şövalyeleri: Hayııııııııırrr!
Kral Arthur: Bu uğurda kılıçlarımızı sallayacak mıyız?
Yuvarlak Masa Şövalyeleri: Eveeeeeet!
Kral Arthur: Onlara günlerini gösterecek miyiz?
Yuvarlak Masa Şövalyeleri: Eveeeeeet!
Kral Arthur: Öyleyse herkes yuvarlak masaya geçsin!
Yuvarlak Masa Şövalyeleri: Hoppallaaaa! Arthur zaten olay ordan çıkmamış mıydı? Sen erdem ve eşitlik ayağına bizi dile düşürdün farkında mısın?
Kral Arthur: Hani birimiz hepimiz, hepimiz de birimiz içindi? Hani...
  • Çarpışan arabaya binip de çarpışmamaya çalışan tek millet biziz sanırım. Bunun bir de çarpıştıktan sonra intikam almak için diğer arabayı sıkıştırma durumu vardır ki, her hatırladığımda ayrı hüzünlenirim.
  • Uyanınca yatağında Malazgirt meydan savaşı, veya ne bileyim 3.dünya savaşı çıktığına şahit olan tek kişi ben olamam. Biliyorum siz de öylesiniz. Saklamayın.
  • ''Her sabah çarşafın altında uyanan, ve oraya nasıl girdiğini hatırlamayanlar'' topluluğu olarak bence çok tatlıyız.
  • Hani bazen nezle olursun ama tam olmamış gibisindir... Böyle zamanlarda nezlenin tüm yükünü genzinde oluşan o hafif yanma çeker mesela. Ne kadar hüzünlü değil mi?
  • Telefonun zil sesini Ankara'nın Bağları yapan insanlara şunu hatırlatmak isterim: Sessizlik bazen en güzel ''ses'' halini alabiliyor. Veya titreşim de fena fikir değil. Bunu lütfen biraz düşünün.
  • Filmlerde anne babası tatile çıkan ergenler evlerinde çılgın partiler verir. Biz ise korkudan tüm gece evde birileri varmış gibi konuşmaya başlarız.
  • ''Türklerde iş yok. Yabancılar süper şarkılar yapıyor yeaaaa'' diyen kişi, emin ol ki sen yanlış şarkıları dinlemekte ısrar ediyorsun.
  • Hayat şartları küfürsüz bir yaşam için hiç de elverişli değil.
  • Yazı bitti.

15 Eylül 2013 Pazar

KIRMIZI BAŞLIKLI KIZIN GERÇEK YÜZÜ...

Gerçek Adı: Bilinmiyor.
Kod Adı: Kırmızı Başlıklı Kız
Fiziki Özellikleri: Masum, temiz yüzlü. Al yanaklı. Kırmızı başlıklı. Kolundan sepetini eksik etmez.
Suçu: Ormanda bulunan avcıyla bir olarak kurdun karnını yarıp taşla doldurmak.

Merhaba konsül üyeleri. Gördüğünüz gibi Kırmızı Başlıklı Kız kod adlı dişisel canlının suçu ninesini vahşi doğası gereği yiyen kurdu adalete teslim etmek yerine, ormanda yaşayan avcıyla bir olup zavallı kurdun karnını yarıp içini taşla doldurmak suretiyle sadist işkencelere tabii tutmaktır...
Söyler misiniz acaba, genç bir kızın o saatte ormanda işi ne olabilir? Bir kız neden sürekli kırmızı başlık takar? Tanınmaktan mı korkar? Yoksa... Yakalanmaktan mı?
Kırmızı Başlıklı Hanım bize bu soruların cevabını veremiyor işte! Çünkü kendisi koca bir yalancıdır! Gerçek ayrıntıda gizlidir dostlarım! Bakınız! Bu masum görünüşlü hanım, nineme yemek götürüyorum ayağına yatarak ormanda avcıyla gizli gizli buluşup aşk yaşamaktadır! Bu yasak aşka ormandaki evinin penceresinden şahit olan zavallı nine ise, bu ahlaksız çift tarafından hunharca katledilmiştir! Daha sonra ormanda yaşayan kurda zorla bayat nine eti yediren bu cani çift, suçu kurdun üstüne atarak ilahi adaletten kaçacaklarını sanmışlardır!
Görüyorsunuz ki merhum kurt tamamen suçsuz bir kurbandır!
Şimdi sözü yüce adalete bırakıyorum...

+ Öhöm... Yaz kızım! Türk Ceza Kanununun Masal Kahramanları ve Onların Gerçek Yüzleri maddesinin bilmem kaçıncı komik olmayan fıkrası gereğince  Kırmızı Başlıklı bayanın ve avcının ömür boyu hapsine karar verilmiştir! Ayrıca masum kurdun otopsiyle karnındaki taşların çıkarılmasına ve defnedilmesine karar verilmiştir!

11 Eylül 2013 Çarşamba

ZEBERCET...

Merhaba dünyaya sığamadıkları için edebiyata sığınan bilinçli kalabalık.
Yeni bir yazı dizisi bu.
ADI: ANAYASADA YERİ YOK AMA EDEBİYATI SEVİYORUZ.
Burada kitaplardan, şiirlerden, öykülerden bahsedeceğiz.
O bitmesin diye okumaya kıyamadığımız kitaplardaki unutamadığımız karakterlerden bahsedeceğiz.
Burada popüler kültür zırvalıklarına yer yok.
Ve sizi temin ederim ki, burada ÖZGÜRSÜNÜZ!
---------------------------------------------------------------
Kitabın Adı: Anayurt Oteli
Yazarı: Yusuf Atılgan

''108 sayfaya yalnızlık nasıl sığdırılır?'' sorusuna cevap niteliğinde bir roman.
''Ne ölü, ne sağ'' bir yaşamın kahramanı Zebercet. Takıntılı, saplantılı, belki biraz şizofren... Yalnızlığının içinde boğulan ve bu sırada sizi sefilliğiyle kendisine acındırmayı başaran bir karakter...
Ona acıyorsunuz çünkü;
Zebercet yalnızdır. Ne gecikmeli Ankara treniyle oteline gelen platonik aşkı -adını bile bilmediğimiz-, ne otele gelsin diye pazarlık ettiği fahişe, ne yalnızlıktan cinsel obje olarak gördüğü genç erkek, ne okşarken tahrik olduğu otelin kedisi, ne de üstündeyken her seferinde ona tepkisiz kalan otelin temizlikçi kadını...
Hiçbirisi gelmemiştir...
O hep kimsesiz ve yalnızdır.
Biraz sapıktır Zebercet...
Platonik aşkının otelde unuttuğu havluyla sevişir.
Duvarda asılı olan tablodaki kadınla sevişir hayalinde.
Ama o hep yalnızdır...
En sonunda tüm beklentilerini içinde öldürür.
Belki de ilk kez ve son kez cesaretli olur, içinden herkese ''canınız cehenneme'' der, temizlikçi kadını boğar, otelin kedisini öldürür...
Yalnız başına otele kapandığı günlerde ''neden? neyi bekliyorum ki?'' deyişi içinizi acıtır.
''Dayanılacak gibi değildi bu özgürlük'' cümlesi Zebercet'i anlatır aslında. Çünkü hayat içinde karşımıza çıkan onca olasılıktan herhangi birini hayata geçiremeyecek kadar güçsüz olmanın getirdiği varoluşsal acıyı gözlerimizin önüne serer Zebercet...
Kendi intiharına özenle hazırlanışı, en güzel elbisesini giyişi aklınıza kazınır.
Kısacası her insan kendisinden rezil bir parça bulur Zebetcet'in dünyasında...
Çünkü Zebercet yalnızlıktır aslında...



6 Eylül 2013 Cuma

BİR O YANA - BİR BU YANA (VOL:29)

  • Spartacus'un, Gannicus'un, Crixus'un, Ned Stark, Robb Stark ve hatta Bihter Ziyagil'in öldüğü bir dünyada Arka Sokaklar ekibinin Rıza Babasının hala yaşıyor olması... Zalım dünya! :(
  • ''Dizayn'' ve ''tasarım'' kelimelerini aynı cümle içinde kullanan insanları kınıyorum!
  • Ped reklamlarında oynayan kız mutluluğu diye bir şey var. Böyle çılgın danslar, kahkaha atan tipler falan var bu reklamlarda. Sanırsın ki Flash TV çekimindeyiz. Hayır yani hani sen regl sancısı çekiyordun kızım?!
  • Geyikli taytlarınız, o çirkin koyun ayağına benzeyen ugg ayakkabılarınız hazır mı? O halde ''winter is coming''.
  • ''Evim Şahane'' diye bir program var. Böyle milletin evini, odasını falan dizayn ediyorlar. Neyse işte, orada bir ''mimarımız son dokunuşlarını yapıyor'' klişesi var. Bu mimar abimiz de son dokunuşlarını hep mum yakarak tamamlıyor. Bunu görünce tabii ben mimarlığı mum yakma sanatı olarak algılıyorum. Lütfen kimse beni suçlamasın!
  • ''Yılmazı meseneden silecesin'' kızları şimdilerde ''Yılmazı skype'dan, facebook'dan, twitter'dan, tumblr'dan silecesin'' diye çemkiriyorlar. Tabii ben üzülüyorum.
  • Bazı insanlar şeffaf sütyen askılarında bulunan zevksiz boncuklar gibiler. Manasızlar. Gereksizler.
  • Sevgili Plüton, gönlümüzde halen en kral gezegen sensin.
  • Dünyada sarı çiçeğe soru soran tek ülke biziz.
  • O kadar duyarlı (!) sanatçılarımız var ki, ne tecavüzler için konuşuyorlar, ne ülkedeki kaos ortamından bahsediyorlar, ne de ölenler hakkında konuşuyorlar... Aman sen konuşma duyarlı (!) sanatçı, ekstrandan olursun!
  • Yazı bitti bebeğim.