3. KISIM: METROBÜS
Merhaba.- Hacı ne oldu? Alıştınız tabi her seferinde alengirli benzetmelerle sizi karşılamama değil mi? Yüzünüz düştü ben öyle kuru kuru ''merhaba'' diyince değil mi? Şımarma diye yaptım sevgili okuyucu. Kırılma hemen... =)
Benim gibi toplu taşıma araçlarını bolca kullanan insanlar için metrobüs ilk bakışta çok ciddi bir kıyaktır sevgili su böreklerim. Fakat metrobüs dediğimiz şey esasen emniyet şeridinin kapatılıp yol yapılmasıyla oluşturulmuş bir taşıma aracıdır.
Henüz metrobüs - zede olmadığım o neşeli günlerde, adının heybetine bakarak kendisine karşı fazlaca bir sempati beslemişliğim vardır... Fakat ayıptır günahtır, Türkçe'de kelime mi kalmadı da metrobüs dendi bu sisteme? Yoksa zaten bilindik bir uygulamayı yaldızlayıp parıldatıp uygarlığımıza uygarlık mı -takıyorlar- nedir bu eziklik anlaşılır iş değil...
Metrobüs'ler bizlere İstanbul'un win-rar programı ile sıkıştırılıp nasıl zip'lendiğini çok güzel gösteren araçlardır.
Metrobüs'ün İspanyol engizisyoncularını kıskandıracak bir işkence çeşidi olduğunu düşünen ben, insanların gerçek kimliklerini burada ortaya çıkardıklarını düşünüyorum.
Artık hayattaki tek gayesi takma dişlerini takmayı unutmamak olan yaşlı teyze ve dedeler bu araçlarda yer kapmak uğruna birer Spartacus, birer Zeyna oluverirler. Metrobüsün durup kapılarını açacağı noktayı en iyi bu kişiler saptayabilir sevgili okuyucu. Metrobüs durağa gelip kaılarını açtığı anda da bu mahşeri ve acımasız kalabalık araca hücum ederler. Bu yüzden metrobüse binmek, en az inmek kadar zordur. Normal yaşantılarında bir bardak suyu almaya üşenen insanlar, metrobüslerde birer rugby oyuncusu gibi millete dirsek atar, çelme takar, omuz atar ve akabinde de amacına ulaşınca da yerine oturup naniği çeker... Metrobüs içindeki makus talihim bu yüzden hep aynı oldu sevgili gönül hırsızlarım. Evet, ben hep o ayakta kalan şanssız ve itilmiş kişilerden sadece biriyim...
Eğer benim gibi metrobüslerde ayakta kalmak kaderiniz olmuşsa, eminim ayakta kalan yolcuların yaptığı salınımlı yosun hareketi'nden haberdarsınızdır...
Bakınız yan tarafta fotoğrafını bile koydum =)
Bu bahsettiğim salınımlı yosun hareketi, metrobüsün her durakta durup kalktığı anlarda tüm yolcular tarafından yapılan bir şeydir. Artık yapışık durmaktan bunalan vücutlar, metrobüsün en ufak hareketinde salınıp silkinmeye başlarlar. Salınımlı yosun hareketi, metrobüslerde hayatta kalmanın ilk ve en önemli kuralıdır...
Metrobüsler kavga ve tartışmaların da fazlasıyla yaşandığı yerlerdir. İnip binerken yaşanan zorluklar, aracın içindeki boğucu hava, yer bulamayıp ayakta kalmış olmanın verdiği kin ve elbette günün yorgunluğu insanları tekme tokat kavgaya tutuşacak düzeye getiriyor. Üstelik kalabalıktan yararlanmaya çalışan fordus-maganduslar da cabası...
Tüm bu olumsuz yanlara rağmen metrobüs çilesinin vücudumuzun aylık spor ihtiyacını fazlasıyla karşıladığını düşünüyorum biriciklerim. O kadar işlevsel ki...